Beslenme hakkında bir çok bilgiyi farklı yollardan alıyoruz... TV, gazeteler dergiler hatta arkadaş sohbetlerinde bile konu dönüp dolaşıp beslenme ve sağlığa geliyor. Bu bilgilerin bazıları çok tanıdık olup herkesin genel onayını alıyor bazıları ise şaşırtıcı olabiliyor.
Bilginin doğruluğunun kanıtı ise bu konuda ne kadar çok araştırma yapıldığı, bu araştırmaların süresi ve hacmi ile ilgili. Bu araştırmalar özel olarak mı yapılmış yoksa sağlık otoriteleri tarafından kredisi yüksek dergi ve kongrelerde yer mi almış, bu konu çok daha önemli. Bazen az sayıda insan üzerinde yapılmış tek bir çalışmanın sonucuyla manşet atılması gerçeği saptırmak anlamına gelebiliyor. Bugün bazı araştırma özetlerini sizinle paylaşmak istedim. Bu araştırmalar 2008 yılına ait ve Amerika Diyetisyenler Derneği’ne ait dergilerde yayımlandı.
Protein tüketimi ve infertilite
Uzun süre kadınlarda infertilite (kısırlık) ve beslenme üzerine yapılan araştırmaların odağı, vücut ağırlıkları oldu. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada 100 bin hemşirenin beslenme alışkanlıkları incelendi. Aşırı protein tüketen kadınların kısırlık risklerinin proteini daha az tüketen gruba göre yüzde 41 daha fazla olduğu görüldü. Benzer şekilde çok fazla hayvansal protein tüketenlerde risk yüzde 39 fazla çıktı. Hayvansal proteinin en azından bir kısmının bitkisel protein kaynaklarıyla desteklenmesi kısırlık gelişimini yüzde 50 azalttı.
Bu sonuç optimal beslenmenin bir kez daha önemini ortaya koydu. Besin çeşitliliği yaratmak, çok önemli protein kaynaklarını dengeli almak kalp damar hastalıkları açısından da önem taşıyor. Bu yüzden haftada 1-2 gün kuru baklagil, 2 gün balık, 2-3 gün tavuk veya kırmızı et olmalı süt, peynir ve yoğurt, günlük beslenmede her zaman dengeli yer almalı.
Yaşanılan çevredeki restoranlar şişmanlığı etkiliyor: Bir araştırma sonucuna göre yaşadığı bölgedeki kişi başına düşen restoran sayısı ve servis tipi, kişinin vücut ağırlığını etkiliyor. Çok çeşitli yemek veren ve masa servisi yapan restoran sayısı yüksekse kişilerde daha düşük Beden Kitle İndeksi görülüyor (Boya göre vücut ağırlığı indeksi). Eğer fast food restoranlar çoksa daha yüksek bir BKI göze çarpıyor.
Yumurta tüketiminin erkeklerde yol açtığı riskler: Araştırmacılar 40 ile 85 yaş arasındaki 21 bin 327 erkek katılımcının yumurta tüketimleri ile ölüm verilerini inceledi. Doktorlar, yaklaşık 20 yıl boyunca yıllık anketler yaptı. Ankette erkeklerin haftada bir yumurta tükettikleri görüldü. Ancak haftada yedi veya daha fazla yumurta tüketen erkeklerin ölüm risklerinin yüzde 23 fazla olduğu saptandı. Haftada yedi veya daha fazla yumurta tüketen diyabetli erkeklerde ise ölüm riski çok daha yüksekti (yüzde 100).
Yumurtanın dengeli tüketimi kalp hastalıklarını doğrudan etkilemiyor ancak her besinde olduğu gibi yumurtada da önerilen miktarın üzerinde tüketim riskli. Çocukların her gün yumurta tüketmesi önemli ancak yetişkinler için haftada iki defa yenilmesi daha uygun.
Şekerleme ve gazlı içeceklerin yasaklanması obeziteyi engelledi
Bir araştırmada yer alan okulların yarısı kontrol grubu olarak seçildi ve hiçbir değişiklik yapılmadı. Diğer yarısına ise beslenme eğitimi, aileye hizmet ve sosyal pazarlama dahil olmak üzere çok boyutlu bir beslenme eğitimi yürütüldü.
Araştırmacılar, eğitim verilen okullarda atıştırmalıkları ve içecekleri değiştirdi. Bu öğrenciler gazlı içecek yerine su, az yağlı süt ve yüzde 100 meyve suyu kullandı. Atıştırmalık yiyecek seçimleri ise porsiyon başına 2 gramı doymuş yağ olmak üzere 7 gram total yağ ve 15 gram şekeri geçmeyecek şekilde sınırlandırdı. Şekerleme okul sınırlarından çıkarıldı.
Sene boyunca öğretmenlere 10 saat, öğrencilere ise 50 saat beslenme eğitimi verildi. Müdahale edilen okullarda sağlıklı yiyecek ve içecek tüketen öğrencilere ödül verildi ve ebeveynler sağlıklı yiyecekler alma ve tatlıyı kısıtlama konusunda uyarıldı.
İki yıl sonra gözaltında tutulan okullar, eğitim verilmeyen diğer okullarla karşılaştığında çok daha az çocuğun fazla kilolu olduğu görüldü. Sağlıklı atıştırma ve okul bazlı eğitim çocukların fazla kilolu olma riskini neredeyse yarıya indirmişti.
Dilara Koçak